UZUNCABURÇ’U HİÇ BÖYLE HAYAL ETMEMİŞTİM DİYEBİLİRSİNİZ!
Sesimiz Haber Merkezi
Taşucu Arslan Eyce Amphora Müzesi, bir tarihin aydınlanmasına şahitlik etti.
Mersin Üniversitesi Öğretim Üyesi ve Uzuncaburç Antik Kenti kazı başkanı Prof. Dr. Ümit Aydınoğlu’nun sunumu ile Uzuncaburç’un bilinmeyenleri aydınlatıldı.
AMPHORA MÜZESİ BİR TARİHE IŞIK TUTTU
Vakıf Başkanı Mustafa Devrim Eyce, “Böylesine tarihi bir sunumun müzemizde yapılmasından büyük bir onur duyuyorum. Hocamızdan müzemizde de tanıtım yapılmasına yönelik isteğimizi kabul etmesi ve Silifke’de yapamadıkları için burukluk hissetmesini söylemesinin ardından bugün buradayız ve Uzuncaburç’u hocamızın ağzından dinleyeceğiz. Katılımlarından dolayı tüm konuklarımıza, davetimizi de geri çevirmeyen hocamıza da teşekkür ediyorum” dedi.
VERİMLİ ÇALIŞMA 2020 YILINDA BAŞLADI
Uzuncaburç’ta kazı çalışmalarına 2017 yılında başladıklarını, yemek ve kalacak yerleri olmadığını, o dönemde belediye başkanı Mustafa Turgut’un kendilerine yemek konusunda yardımcı olduğunu, başladıkları çalışmaya ara vermek zorunda kaldıklarını ve verimli çalışmaya 2020 yılında başladıklarını ve dört sezonda iyi bir noktaya geldiklerini dile getirdi.
SEVE SEVE KABUL ETTİK
Prof. Aydınoğlu, “Öncelikli Silifke’de, Taşucu’nda böyle bir sunumu gerçekleştirmekten dolayı mutlu olduğumu ifade etmeliyim. Acaba Silifke’de de yapabilir miyiz derken, Vakıf Başkanı Sayın Mustafa Eyce, böyle bir talepte bulundular ve seve seve kabul ettik” dedi.
Mersin Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ümit Aydınoğlu konuşmasının devamını slayt gösterileri eşliğinde sürdürdü. Uzuncaburç’ta yürütülen kazı ve çevre düzenleme çalışmalarını anlatan Aydınoğlu; "Bir yandan arkeolojik alanı yönetmeye diğer yandan da içinde bulunduğu çevreyi yönetmeye çalışıyoruz Birlikte bir model oluşturabilirsek, Türkiye’nin ve Avrupa’nın en önemli modellerinden biri haline gelecek" dedi.UZUNCABURÇ ÖNEMLİ BİR ŞEHİR
Bölgede kazı çalışmalarına 2020'de başladıklarını belirten Aydınoğlu, kazıya başlamak için hazırladıkları projeleri ve yaşadıkları süreci anlatarak, “Uzuncaburç sadece Silifke’nin değil, ülkemizin en önemli tarihi bölgelerinden birisi. Böyle bir zenginlik Mersin’de olmasına rağmen Antalya, Muğla ve İzmir kadar bilinmemesi nedeni ile turizmden yeterli pay alınamıyor. Bu nedenle kentteki tüm aktörlerin bir araya gelmesi gerekir. Özellikle sivil toplum örgütlerinin bu girişimleri desteklemesi ve gelecekte turizmden elde edilecek gelirlerin önemi açısından son derece elzemdir. Ülkemizin Turizmden gelirinin 52 milyar dolar olduğu göz önüne alındığında, böylesine gizimi ortaya çıkmış bir şehrin tanıtımı için gerekli alt yapılar mutlaka yapılmalıdır.
TURİSTİN GELMESİ SAĞLANMALI
Uzuncaburç'ta inanılmaz şeyler var. Avrupa'da adını duyurmaya başladı ama en büyük eksiğimiz bunu kente duyurmak noktasında. Kente kimlik, kazanç ve karakter katan şey kültür, sanat ve spordur. Ticaret tabi ki önemli ama sadece ticaret kentiyiz diyemeyiz. Çünkü ticaretten elde ettiğiniz gelirin gideceği bir yer lazım. Kültür, sanat ve spor ayrı bir şeydir. Bir kenti tanımlarken kente karakter katan değerler öne çıkar. Silifke bu anlamda çok şanslı çünkü ayakta duran tarihi zenginlikler var. Buraya turist gelmesi için bunların ayakta durması sağlanmalı.
AVRUPA’NIN EN ÖNEMLİ ARKEOLOJİ MODELİ
Uzuncaburç için '2 bin yıldır orada duruyor' diyorduk, ama şimdi orada inanılmaz projeler yapıyoruz. Bakanlık destekleri devam ettiği sürece önümüzdeki 10 yılda Avrupa'daki en önemli arkeolojik alan modellerinden birini uygulayacağız. İçinde çok güzel korunmuş arkeolojik eserler, tescilli bağlar var. Kırsal üretim yapılıyor. Yörük evlerinin 4'ünü kamulaştırdık ve restore ettik. Proje tamamlandığında burası Avrupa'nın en önemli arkeolojik parklarından biri haline gelecek.
KULE KAZISI
Uzuncaburç Antik Kenti, Olba bölgesinin başkenti ve dini merkezi ve kalıntılar açısından da çok zengin ayrıca çok iyi korunmuş. Burada benim için en ilginç olanlardan birisi, benim de hayalim olan Hellenistik Kule Kazısı ve Restorasyon projemizdi. Çalışmalarımız devam ediyor.
BİZANS DÖŞEMELERİ ORTAYA ÇIKTI
Kule 30 metre yükseklikte ama bazı yerlerden ayrılma, yıkılma tehlikesi var. Kulenin içine girdiğinizde tahrip olmuş taşlar görünüyordu. 1990'lardaki basit restorasyon kulenin bugünlere kadar gelmesini sağladı. Zor şartlarda kazılar yaparak merdivenleri, Bizans döşemelerini ortaya çıkardık.
DEFİNECİLER YÜRÜYÜŞE GEÇTİ
Önce kazılar yaptık, sonra tadilata başladık. Buradaki kazılarda Uzuncaburç Hazinesini bulduk. Darphanelerde basılan çeşitli sikkelerin ve altınların sadece Silifke’ye, Uzuncaburç’a has değil çok geniş bir bölgeye yayıldığını, bunun da bir darphane tarafından basıldığı gerçeğini öğrendik diyebiliriz. Biz kazı ile uğraşarak, geçmişi gün yüzüne çıkarmak isterken, Türkiye'nin çeşitli yerlerinden toplanan defineciler kuleye yürüyüşe geçmişler. Jandarmanın müdahalesi ile bunlar alındılar. Kazı yaparak bu değeri kente kazandırmaya çalışıyoruz ama bir yandan da bunlarla uğraşıyoruz.
UNESCO VE KULE
30 metre yükseklikte on binlerce taş ile yapılmış yapıda bir tane yeni taş kullanmadık. Tüm taşları yıkadık, tamir ettik, doldurmalar yaptık. Ayrıca bir çatı ve yağmur suyu drenaj sistemi yaptık. Kule yerinden oynamasın diyerek, çelik iskeletler inşa ettik. Burada çok büyük bir mühendislik işi yapıldı diyebiliriz. Amacımız kuleyi bir kaç nesil daha ayakta tutmak oldu. Şimdi bu konuyla ilgili bir film hazırlattık UNESCO'ya sunacağız.
Kulenin tabanında kuyu ve su sarnıcı bulduk. Bu alanlara en ince ayrıntısına kadar temizledik. Kuleden çıkan tüm taşları kullandık ve dışardan her hangi bir taş kullanımımız olmadı.
YANGIN OLMUŞ
616-617 yıllarında antik kentte yangın olmuş. Bu yangın sonrasında ölenler olmuş. Kazılarda cesetlere ulaştık. Merkezde yapılan kazılarda esnaf dükkanlarına ulaşıldı. Yaptığımız çalışmalarla Uzuncaburç Antik Kentinin çok daha eski yıllara dayandığını gösteriyor. Şu ana kadar yapılan çalışmalarda alt yapının olduğunu görmekteyiz. Kanallar, hamam başta olmak üzere atık su sistemleri ortaya çıktı.
BİZANS DÖNEMİNDE OYNANMIŞ!
Tapınağa girişte bulunan duvarın yıkılacakmış gibi olmasının temelinde ise, Bizans döneminde bu duvarın altından büyük taşların çıkarıldığı ve yerine küçük taşların konması nedeni ile böyle bir görüntü ortaya çıkmış. Bunu da kazılarımız sırasında gördük.
SİVİL TOPLUM KURULUŞLARI İÇİNDE OLMALI
Her çalışmamıza numaralar vererek, söktük ve yerlerine koyarken bu numaralara göre yerlerine yerleştirdik. Çalışmalarımız sürüyor. Bu dönemde bize Bakanlığımız başta olmak üzere, Mersin Valiliği, Anıtlar Yüksek Kurulu, Mersin Büyükşehir Belediyesi ciddi destekler verdi. Burada en büyük destekçi olması gereken sivil toplum kuruluşları olmalı diye düşünüyorum.
TİYATRODA ÇALIŞMALAR SÜRÜYOR
Sanat, spor, kültür; Uzuncaburç’ta bunları bulmak mümkün... Çalışmalarını sürdürdüğümüz tiyatroda önümüzdeki günlerde önemli bulgular elde edeceğimize inanıyorum. Tiyatronun çevresinde yaptığımız çalışmalarda kanallar ve hamam kalıntılarına rastladık. Çalışmalarımıza devam edeceğiz.
YÖRÜK EVLERİ
Bölgede bulunan Yörük evlerinin 4 adeti restore edilerek, topluma kazandırıldı. 8 ev daha var. Onlar içinde ihale açılacak.
Arkeolojik tescilli alan olduğu için maliyetler ne yazık ki 4 kat artıyor. Birini satış ofisi olarak planladık. Birini ziyaretçi merkezi yapacağız. Birini de kafeterya ve güvenlik merkezi olarak kurguladık. Diğer 8 evin de ihalesi hazır, en son kuruldan geçti. Kalan 8 evi de buraya kazandıracağız. Herkes elini taşın altına koyuyor. Eğer yapabilirsek bu yıl 8 evin restorasyonunu başlatmak istiyoruz.
KÖYLÜLER EĞİTİLECEK
Kültür ve Turizm Bakanlığı ören yerindeki yapıları ayağa kaldırıyor. Ama bu ören yerinin içinde bulunduğu bir de köy var. Köyün okulları, yürüyüş yolları, tabelaları var. Köylüye eğitimler verilmesi gibi çalışmaları belediyelerle yapıyoruz. Parklar, okullar, yollar hepsi düzenleniyor. Büyükşehir Belediyesi ile anlaştık, arkeoloji koruma stratejisini hazırladık. Satış ofisleri, oturma yerleri olacak. Belediye 3 binayı satın aldı; bunların da restorasyon projesi kuruldan geçti. Burası yakın zamanda kafeterya ve sergi salonu için kullanılacak. Böylece Uzuncaburç'a gelenler köyün içini de kullanarak zaman geçirme imkanı bulabilecekler. Kadınlara verilen eğitimlerle düzenli olarak tezgahlar açılacak, satış imkanları sunulacak. Burayı yaşayan bir yer haline getireceğiz. Bir yandan arkeolojik alanı yönetmeye diğer yandan da içinde bulunduğu çevreyi yönetmeye çalışıyoruz. Birlikte bir model oluşturabilirsek Türkiye'nin, Avrupa'nın en önemli modellerinden biri haline gelecektir” diyerek, Uzuncaburç’un bölge için önemli bir kent olduğuna vurgu yaptı.
Prof. Aydınoğlu’nun Uzuncaburç ile ilgili sunumuna; Silifke Kaymakamı Abdullah Aslaner, Belediye Başkanı Mustafa Turgut ile davetliler katıldı.
Sunum sonunda verdiği geniş bilgiler için Prof. Aydınoğlu’na katılımcılar teşekkür ettiler.