AKKUYU NGS’DEN DEPREM AÇIKLAMASI
Sesimiz Haber Merkezi
Haberimiz sonrası Akkuyu Nükleer A.Ş. tarafından yapılan açıklamada şu bilgilere yer verildi:
“Akkuyu NGS sahası, AFAD tarafından hazırlanan “Türkiye Deprem Haritası”nda, deprem bölgeleri sınıflandırmasına göre en güvenli kabul edilen beşinci derece deprem bölgesinde yer almaktadır. Bölgede yapılan gözlemlere göre sahanın çevresindeki 50 km'lik alanda gözlem tarihi boyunca, hiçbir büyük ve yıkıcı deprem gözlenmemiştir. Ancak Akkuyu NGS projesinin tasarımı 9 büyüklüğündeki maksimum depremlere göre yapılmıştır. NGS inşaatı sırasında da sismik aktiviteler düzenli olarak izlenmektedir. Sahanın içinde 2 sismik ölçüm istasyonu bulunmaktadır. 40 kilometrelik bir alanda da 12 tane daha yer almaktadır. İstasyonlardan alınan veriler toplanmakta ve Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü’nün (KRDAE) Türkiye bilgi işlem merkezine iletilmektedir. Sahadaki sismik aktivitenin analizi, arazi parametrelerini açıklığa kavuşturmak ve doğrulamak için yapılmaktadır. Sahadaki tüm bina ve yapılar, kategorilerine bağlı olarak belirli yüklere uygun şekilde tasarlanmıştır. İzleme sırasında, parametrelerin tasarıma göre değiştiği ortaya çıkarsa, derhal yeniden hesaplama yapılacak ve gerekirse belirli yapıları güçlendirmek için önlemler alınacaktır.
2011'den 2017'ye kadar olan dönemde, Türkiye Cumhuriyeti, Rusya Federasyonu mevzuatının modern gereklilikleri ve IAEA'nın tavsiyeleri doğrultusunda, Akkuyu NGS şantiyesinde bir dizi mühendislik araştırması yapılmıştır. Bu çalışmalar, bölgesel alanlar (300 km'lik bir yarıçap içinde), yakın bölgeler (25 km'lik bir yarıçap içinde), inşaat sahasına bitişik (5 km'lik bir yarıçap içinde) ve nükleer santralin bulunduğu yerlerde gerçekleştirilmiştir.
Bilgilerin güvenilirliğini doğrulamak ve hata olasılığını ortadan kaldırmak için deprem tehdidi ile ilgili çalışmalar birbirinden bağımsız dört araştırma grubu tarafından yürütülmüştür: Bu araştırma grupları şöyledir: Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi Deprem Araştırma Enstitüsü (Türkiye), Rusya Bilimler Akademisi - Dünya Fiziği Enstitüsü (Rusya), Worley Parsons (Avrupa) ve RIZZO (ABD). Çalışmalar, Akkuyu sahasının parametrelerinin bir nükleer enerji santralinin inşası için mevcut tüm yasal gerekliliklere uygun olduğunu doğrulamıştır.
Fukuşima olayının ardından nükleer santral tasarımlarının yeniden değerlendirilmesini takiben, Akkuyu için Maksimum Tasarım Depremi'ni (MDE) %40 şiddetinde aşan depremler için ek testler gerçekleştirilmiştir. Değerlendirme sonuçları, ana sistemlerin, yapıların ve ekipmanların MRZ şiddetindeki deprem yüklerini absorbe etmek için yeterli rezerve sahip olduğunu ve MRZ+%40 yüklerine karşı dayanıklı olduğunu göstermektedir. Muhafaza kabuğu böyle bir etki durumunda sıkı kalacaktır ve reaktör binasının betonarme yapıları sağlam kalacaktır. MRZ+%40 şiddetindeki bir sismik etki sonucunda radyoaktif maddelerin muhafaza kabuğu dışına salınması söz konusu değildir.
Akkuyu NGS'nin ana bina ve yapıları deniz seviyesinden 10,5 m yüksekliktedir. Aynı zamanda yapımı devam eden koruma barajının deniz seviyesinden yüksekliği +12,5 m olacaktır. Akkuyu NGS inşaat sahasındaki bir dizi mühendislik koruma önlemi, yağış, çamur akışları ve sellerin yanı sıra yükselen deniz seviyelerinin etkilerinden koruma sağlamaktadır.
Güncel gerekliliklere uygun olarak, Akkuyu NGS'nin stres testlerine ilişkin Türkiye Cumhuriyeti Ulusal Raporu, Avrupa Nükleer Güvenlik Denetleme Grubu Ensreg tarafından değerlendirilmesi için hazırlanmıştır. Rapora göre, Akkuyu NGS tasarımı, küresel ısınmanın tüm yaşam döngüsü boyunca dünya deniz seviyesinde yükselme için 1 m rezerve sahiptir. Aynı zamanda proje, deniz seviyesinin yükselmesi, rüzgar dalgası oluşumu, gelgit, fırtına dalgalanması, barometrik etkiler ve su seviyelerindeki mevsimsel dalgalanmalar dahil olmak üzere bir dizi faktörün bir arada olma olasılığını dikkate almaktadır. Bu faktörlerin bileşkesinin dikkate alınması sonucunda, Akkuyu NGS sahası, deniz seviyesinin 8,63 m yükselmesi durumunda da korunacaktır. NGS inşaat sahasının bulunduğu bölgede potansiyel bir tsunaminin maksimum yüksekliğinin tesisin açık denizdeki hidrolik yapılarının etkisi dikkate alındığında, hesaplamalara göre, böyle bir tsunaminin ancak 10.000 yılda bir olasılıkla 6,55 m'ye kadar olabileceği öngörülmüştür.”