CANLAR, CAN DOSTLARI İÇİN BİR ARADA…

Sesimiz Haber Merkezi

Ak Parti iktidar tarafından sokak hayvanlarına yönelik şikayetlerin artmasının ardından meclis gündemine gelen sokak hayvanlarının öldürülmesi konusuna ülke genelinde tepkiler ciddi şekilde büyürken, bu tepkilere Silifkeliler de katıldı.

Sokak hayvanlarını korumak için mücadele eden dernekler, çevre dernekleri ve bu konuda duyarlılık gösteren vatandaşların katılımı ile 25 Temmuz Perşembe günü saat 18.00’da Atatürk Anıtı önünde bir basın açıklaması yapıldı.

Açıklamayı MERÇED Silifke Şube Başkanı Av. Ayşe Doğan okudu. Açıklamada şu görüşlere yer verildi:

KOMİSYONDA KABUL EDİLDİ

“Sokaktaki canlarımızın, sokak köpeklerinin hızlıca toplanarak barınaklara alınmasının ve ardından ötenazi adı altında öldürülmesinin yolunu açan Hayvanları Koruma Kanununda değişiklik yapılmasını öngören 17 maddelik yasa teklifi TBMM Tarım Orman Ve Köy İşleri Komisyonunda, bazı değişiklikler yapılarak kabul edildi.

Teklifin en çok tartışılan 5.maddesinde yapılan değişiklik ile ötenazi ifadesi madde metninden çıkartıldı. Ancak hayvanların gerektiğinde Veteriner Hizmetleri Kanunundaki esaslara göre öldürülmesinin yolu açıldı.

ASYA TAVİZ YOK!

Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayip Erdoğan komisyondan geçen ve Meclis Genel Kuruluna gelecek olan yasa teklifi ile ilgili partisinin milletvekillerini uyardı; "Bu meseleyi Meclis tatile girmeden önce inşallah Genel Kurulunda takdirine sunacak, orada taşkınlıklara pirim vermeden inanıyorum ki cumhur ittifakı oylarıyla teklifi yasallaştırarak, sokaklarımızı güvenli hale getireceğiz. Asla taviz yok. Bu işi Allah'ın izniyle bitireceğiz" dedi.

HÜDA’NIN EMANETİ

Oysa ki, Erdoğan 2018 yılında Mecliste yaptığı konuşmada; "Hayvanları korumak sadece bir görev değil, inancımızın, insanlığımızın da gereğidir. Hayvanlar bir mal değil, candır. Bizlere Hüda'nın bir emanetidir" demişti.

YAŞAM HAKLARINI SAVUNUYORUZ. ENTEL DANTEL DEĞİLİZ

Sokak hayvanlarının yaşam hakkını savunan bizler de aynen böyle, sokak hayvanlarını korumanın sadece bir görev değil, vicdan ve ahlak meselesi olduğunu, sokakta ki canların bize doğanın, Yaradan'ın emaneti olduğunu söylüyor ve onların yaşam hakkını savunuyoruz.

Bizler, Erdoğan'ın dediği gibi taşkınlık yapmıyoruz, bizler ne marjinaliz, ne de entel dantel değiliz. Bizler, sorumluluk ve vicdan sahibi, aklı başında, hayvan dostu, yüreği sevgi dolu insanlarız. Bizler, doğayı temsil ederek, bitkiler, hayvanlar ve şimdi özellikle sokak köpekleri adına konuşuyoruz. Ağzı, dili olmayan sadece gözleri ile yardım için yalvaran o canlara söz oluyor, ses oluyoruz.

Çünkü bizler ahlaksal sorumluluğu göz ardı etmeden, dünyayı salt insan egemenliğinde değerlendirmeden, akılcı ve yaşam hakkına saygılı çözüm üretmek için çabalıyoruz.

MATEMATİKSEL GERÇEĞE KARŞI VİCDAN

Biliyoruz ki tüm muhalefet partilerinin tüm milletvekilleri birleşse dahi, sokak köpeklerine ölüm fermanı niteliğinde olan bu yasayı canhıraş savunan, bunu bitirmeleri gereken bir iş olarak ifade eden iktidarın oylarıyla yasanın meclisten geçmesi mümkün.

Bu matematiksel gerçek karşısında akla, vicdana dokunmak, tam bir doğa ve havyan sever olan Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk'ün açtığı o milletin Meclisinde yapılacak oylamaya kadar sesimizi Ankara'ya duyurmak istiyoruz.

Biz, ahlaksal sorumluluğu göz ardı etmeden, dünyayı ve sokakları salt insana ait olarak değerlendirmeden çözümler arıyoruz. Biliyoruz ki, alınacak önlemlerle öldürmeden, yaşatmak mümkün.

YEREL YÖNETİMLERİN % 75’İNDE BARINAK YOK

Yeni yasal düzenleme ile Belediyelere 2028 yılına kadar bakımevi yapması konusunda süre veriliyor, ancak aynı zamanda hayvanlar alınır, sahiplendirilinceye kadar barındırılır" deniliyor. Ama Türkiye'de yerel yönetimlerin % 75'inde barınak yok. Peki, bu hayvanlar yasanın meclisten geçmesi ile birlikte toplandığında,(hani bu iş bitecek talimatı şimdiden verildi ya) nereye konacak, nerede barındırılacak? Cevap açık; Bu canlar toplanıp, ötenazi adı altında ölüme gönderilecek.

Oysa; Onlar birer eşya değil,

Onlar can, yaşama hakkı var,

İnsan ya da hayvan fark eder mi?

Yaşam hakkı, karşı tarafın ölümüne onay verme üzerinden tartışılabilir mi?

HAYVAN HAKLARI VETERİNELR BİRLİĞİ BAŞKANLARI NEDEN ALINMADI?

Yasa değişikliğinin komisyondaki görüşmelerinde meslek örgütlerinin temsilcileri ve hayvan hakkı savunucuları salona alınmadı, sivil toplum örgütü temsilcileri görüşmeleri komisyon salonunun bulunduğu koridorlardaki televizyondan izlemek zorunda bırakıldı, devam eden görüşmeler sırasında koridorlardaki televizyonlar arızalandığı gerekçesi ile kapatıldı, muhalefet milletvekilleri "televizyonları bile gözaltına aldınız" diye tepki gösterirken, Türkiye Barolar Birliği Hayvan Hakları Komisyon Başkanı ve Türkiye Veterinerler Birliği Başkanı görüşmeler sırasında komisyona alınmadı ve böylesine toplumsal etkileri olan yasa değişikliği sırasında bilimsellikten ve katılımcılıktan son derece uzak bir yöntem izlendi.

Oysa ki; Bir ekosistemin nasıl çalıştığını görmeden, bunu dikkate almadan sisteme müdahale etmek, istenmeyen sonuçlara neden olacaktır. Ekosistem, kendi içinde zincir halkaları gibi birbirini izler Bu iç içe geçmiş halkalardan birinin devre dışına çıkartılması halinde doğal denge aksar.Veteriner hekimler sokak köpeklerinin yok olmasıyla kemirgenlerin sayısında hızlı bir artış olacağına dikkat çekmektedir. Önemli olan doğal dengeyi aksatmadan, başka çevre sorunlarına neden olmadan, sorunlara çözüm bulmaktır.

Elbette insan yaşamı çok önemli.2024 yılında bir insan, sokakta iken köpek saldırısı ile yaralanmamalı ve ölmemeli, yakınları böyle bir acıyı yaşamamalı. Ama bu durumda insanları var edip, diğer canlıları YOK EDEREK SORUNU ÇÖZÜMLEYEME KARKARSAK en alttakiler bir gün gelir, tıpkı sokak köpekleri gibi karşımıza dikiliverir.

BİR GÜN SIRA KENDİMİZE DE GELİR.

İNSANLAR ARASINDA BİR SIRALAMA BAŞLAR.

Canlısı, cansızı, hayvanı ve insanıyla tüm dünyayı bir ev olarak bilir, yaşamı sistemin değişik parçalarından oluşan ve birbirleriyle bağlantılı bir sistem olarak kabul edersek yok etmenin bir çözüm olmayacağını görmek mümkün olur.

İnsanlık artık doğaya bakışını değiştirmelidir. Kendini ondan üstün görmekten vazgeçmelidir. Yalnızca kendi çıkarlarını değil, yaşamı paylaşacağı her şeyin çıkarını gözetmeli ve bu sınırlı dünyada insancıl bir çevre bilimsel adalet kuramı oluşturmalı, kendinden daha güçsüz olanların yaşam hakkına saygı duymayı bilmeli, bu yaklaşımdan hareketle sokak hayvanları için adil ve ahlaki çözüm üretilmelidir.

Tarih boyunca köpek popülasyonlarını kontrol altına alma mücadelesinde başarılı olan ülkelerin metoduna baktığımızda hepsinin YAKALA/KISIRLAŞTIR/BIRAK YA DA SAHİPLENDİR metodunu uyguladığını görüyoruz.

Peki, Erdoğan'ın Meclis konuşmasında" inanıyorum ki cumhur ittifakı oylarıyla teklifi yasallaştırarak, sokaklarımızı güvenli hale getireceğiz. Asla taviz yok. Bu işi Allah'ın izniyle bitireceğiz" demek sureti ile "bitecek iş" olarak işaret ettiği üzere, bu yasanın kabulünden sonra hızla sokaklardan toplanan köpekler nereye konacak?.

2024 yılı itibariyle Türkiye'de barınak statüsünde 250 adet yer olduğunu görüyoruz.

2004 yılında geçen yasaya göre Türkiye'deki 1350 belediyenin hepsinde kısırlaştırma merkezi olarak görev yapacak barınaklar kurulması şart koşuldu. Ancak aradan geçen 20 yıllık sürede 1200 belediye bünyesinde barınak inşa edilmedi.

Ama bu durum yasa değişikliği sırasında dikkate alınmadı. Sokak köpeklerini toplamanın ön koşulları yerine getirilmeden, toplanan sokak köpeklerinin barınacağı barınaklar oluşturulmadan toplama yöntemi tercih edildi.

Çünkü öngörülen topla/kısırlaştır/sahiplendir değil, topla/yok et mantığı oldu. Bu soruna "iş bitirme" mantığı ile bakıldı ve mecliste de açıkça ifade edildi.

Ama bilinmelidir ki, yüzlerce, binlerce can için katliam fermanı olan bu yasanın Mecliste onaylanıp yürürlüğe girmesinden sonra öyle kötü görüntüler ortaya çıkar ki, iktidarın bile önüne geçemediği öyle vicdansız uygulamalar yaşanır ki, öyle şehir magandaları ortaya çıkıp öyle şeyler yapar ki, kaynamayan tencerenin iktidarı değiştirdiği gibi bu canların acısı toplumda büyük bir etki yaratır ve bu yasada imzası olanlar bu kanın, bu vahşetin karşılığını sandıkta görür.

Bu yasa değişikliğine onay verenler ve verecek olanlara sesleniyoruz: "Bu değişikliği yasallaştırarak, sokaklarımızı güvenli hale getireceğiz." diyorsunuz ya, sokaklar kontrolsüz şekilde ülkeyi işgal eden, kural, nizam bilmeyen insanlarla dolu, sokaklar öldüren daha bu yasa çıkmadan sokak hayvanlarını sopalarla vurarak magandalarla dolu, sokaklar beli silahlı şehir eşkıyaları, tacizci tecavüzcülerle dolu. Soruyoruz; Siz küçük çocuğunuzu sokağa yalnız başına bırakabiliyor musunuz? Hayır, bırakmıyorsunuz. Peki, sokak köpekleri var diye mi, yoksa tacize kötülüklerin gelmesinden mi uğraması, kaçırılması ya da başına benzeri korkuyorsunuz. Hani bu iş bitecek deyip, canların ölümüne bir işmiş gibi bakıyorsunuz ya, o iş sizin deyiminizle bittiğinde küçük çocuklarınızı sokağa yalnız bırakabilecek misiniz? Genç kızlarınız sokakta güven içinde mi olacak. Elbette hayır. Çünkü sokakları güvensiz hale getiren, hiçbir yasal önlem alınmadığı için bu hale gelen sokak köpekleri değil, bu ülkede 20 yılı aşkın zamandır sizin uyguladığınız politikalardır

Ama biz yine de; Çocuklarına, gençlerine, kadınlarına sahip çıkamayan, onların vücut dokunulmazlığını sağlayamayan, eğitim ve çalışma hakkına destek olmayan, ülkenin en eğitimli meslek sahiplerine giderlerse gitsinler" diyen, "açız, geçinemiyoruz” diyen emekliye "simit sat, su sat" diyen bir yönetim anlayışından, HAYVANLARIN YAŞAM HAKKINA SAYGI DUYMASINI UMUTLA BEKLİYORUZ. MECLİSTE İKTİDAR SIRALARINDA HALA VİCDANLI VEKİLLER OLDUĞUNA İNANMAK İSTİYORUZ. VE OLANCA SESİMİZLE HAYKIRIYORUZ. ÖLDÜREN DEĞİL, YAŞATAN YASA İSTİYORUZ. KAN DEĞİL, CAN DİYORUZ.