KÜRŞAT 1

GÖKBELEN’İN KAYMAKAMI

Yaşam 21.06.2022 - 13:25, Güncelleme: 24.11.2022 - 01:59 1879+ kez okundu.
 

GÖKBELEN’İN KAYMAKAMI

Sesimiz Haber Merkezi Röportaj: Rıfat Yörük               Bir gün önceden sözleştiğimiz üzere, Gökbelen Yaylasının çarşısında, belediyenin koyduğu bankta heyecanla beni bekliyor. Yine gayet şık ve bakımlı... Şapkası ve bastonu da takım elbisesine uygun.             87 yaşında olmasına rağmen maşallah yaşını hiç göstermiyor. En fazla 70 dersiniz. İnce uzun, tığ gibi, filinta gibi…             Mustafa Uysal amca (1935) kışları Silifke’nin, yazları da Gökbelen Yaylasının renkli ve sevilen simalarından…             Giyim kuşamı gayet şık ve uyumlu… Genelde takım giyiyor. Bazen kravat da takıyor. Sadece çok sıcak havalarda takımı çıkartıp gömlek pantolonla geziyor. İşte her zaman şık gezmesinden ve bürokrat havasından dolayı ona “Gökbelen’in Kaymakamı” lâkabı uygun görülmüş. O da bu yakıştırmadan dolayı hoşnut gibi…             Kendisini birkaç gündür tanıyorum. Güler yüzlü, herkese selam veren, etrafa pozitif enerji saçan birisi… Cömert ve misafirperver... Sevdiği insanları evine yemeğe ya da çay içmeye davet ediyor. Nitekim beni de bir gün sonrasına öğlen kebap yemeye çağırdı ama bir yakını vefat ettiği için başka bir güne erteledik.             Sohbet esnasında yanımızda Gökbelen’in emektar ve emekli bekçisi Halil İbrahim Çolak ile caminin genç imamı Osman Çelik de var. Çelik Hoca, Mustafa Amcanın cömertliğini teyit ederek şunları söylüyor;             “Beyefendi. Konuşması düzgün ve kibar… Eli açık. Beni evine çay içmeğe götürdü. Bir gün de yemeğe davet etti.”             Halil İbrahim Çolak da sohbete karışarak, kaymakamlarını yere göğe sığdıramıyor;              “Geçen seneki imamla bizi kaç sefer evine yemeğe götürdü.   Yani cömert mi cömert… Beyefendinin duruşu ve vaziyeti zaten niçin kaymakam dediğimizi teyit ediyor. Boy pos uygun… Kıyafet uygun… O yüzden kendisine bu lâkabı taktık. Bence kendisine çok yakıştı. Sayın kaymakamımızı çok seviyoruz.”             “Aslen Kırbıslıyım”             Ve nihayet sıra, kendi deyimiyle “Kırbıslı” olan meşhur kaymakamımızla sohbete geliyor. Telefonumun ses kaydedicisini çalıştırıyor ve zevkle kendisini dinlemeye başlıyorum:             “15 yıldır Gökbelen’e çıkıyoruz. O zamandan beri bana ‘Gökbelen’in Kaymakamı’ yakıştırmasında bulundular. Doğrusu ben de bu lâkaptan dolayı rahatsız değil tam aksine mutluyum.             Mersin’deki bir fabrikada uzun yıllar çalıştıktan sonra emekli oldum. Babam Kırbıs Girne’li. Oradan gelmiş.  Annem de Kargıcaklı. Dedem Girne’de cami hocasıymış. Hafızmış.             Ben Sökün’de doğmuşum. Annem ovaya çalışmaya geldiğinde babamla tanışmış. İki kız, iki oğlan toplam dört kardeşiz.             Kızım Zeynebi ata diyarı Kırbıs’a okuya gönderdim. Orada evlendi. Üç oğlu var. Arada yanlarına gidiyorum. Bana Kırbıs’ı gezdiriyorlar.             Gençliğimden beri böyle şık giyinirim. Fabrikada çalışırken dahi iş çıkışı yıkanıp tertemiz giyinir, öyle eve giderdim. Babam da iyi giyinirdi. Beş altı takımım var. Sırayla giyerim. Şapkam hiç çıkmaz. İstanbul’dan torunumun getirdiği hasır şapkayı da takarım. On kadar şapkam var.             Silifke’de Arkarası’nda oturuyorum. Çok çevrem var. Beni ilçede herkes tanır. Herkese selam veririm, vermeden geçeni de azarlarım.”             Gökbelen Yaylamızın renkli siması sevgili kaymakamımıza Rabbimden sağlıklı ve uzun bir ömür diliyorum. O tatlı dili ve güler yüzüyle hem Silifke’ye, hem Gökbelen’e renk ve neşe katmaya daha nice yıllar devam eder inşallah.

Sesimiz Haber Merkezi

Röportaj: Rıfat Yörük

 

            Bir gün önceden sözleştiğimiz üzere, Gökbelen Yaylasının çarşısında, belediyenin koyduğu bankta heyecanla beni bekliyor. Yine gayet şık ve bakımlı... Şapkası ve bastonu da takım elbisesine uygun.

            87 yaşında olmasına rağmen maşallah yaşını hiç göstermiyor. En fazla 70 dersiniz. İnce uzun, tığ gibi, filinta gibi…

            Mustafa Uysal amca (1935) kışları Silifke’nin, yazları da Gökbelen Yaylasının renkli ve sevilen simalarından…

            Giyim kuşamı gayet şık ve uyumlu… Genelde takım giyiyor. Bazen kravat da takıyor. Sadece çok sıcak havalarda takımı çıkartıp gömlek pantolonla geziyor. İşte her zaman şık gezmesinden ve bürokrat havasından dolayı ona “Gökbelen’in Kaymakamı” lâkabı uygun görülmüş. O da bu yakıştırmadan dolayı hoşnut gibi…

            Kendisini birkaç gündür tanıyorum. Güler yüzlü, herkese selam veren, etrafa pozitif enerji saçan birisi… Cömert ve misafirperver... Sevdiği insanları evine yemeğe ya da çay içmeye davet ediyor. Nitekim beni de bir gün sonrasına öğlen kebap yemeye çağırdı ama bir yakını vefat ettiği için başka bir güne erteledik.

            Sohbet esnasında yanımızda Gökbelen’in emektar ve emekli bekçisi Halil İbrahim Çolak ile caminin genç imamı Osman Çelik de var. Çelik Hoca, Mustafa Amcanın cömertliğini teyit ederek şunları söylüyor;

            “Beyefendi. Konuşması düzgün ve kibar… Eli açık. Beni evine çay içmeğe götürdü. Bir gün de yemeğe davet etti.”

            Halil İbrahim Çolak da sohbete karışarak, kaymakamlarını yere göğe sığdıramıyor;

             “Geçen seneki imamla bizi kaç sefer evine yemeğe götürdü.   Yani cömert mi cömert… Beyefendinin duruşu ve vaziyeti zaten niçin kaymakam dediğimizi teyit ediyor. Boy pos uygun… Kıyafet uygun… O yüzden kendisine bu lâkabı taktık. Bence kendisine çok yakıştı. Sayın kaymakamımızı çok seviyoruz.”

            “Aslen Kırbıslıyım”

            Ve nihayet sıra, kendi deyimiyle “Kırbıslı” olan meşhur kaymakamımızla sohbete geliyor. Telefonumun ses kaydedicisini çalıştırıyor ve zevkle kendisini dinlemeye başlıyorum:

            “15 yıldır Gökbelen’e çıkıyoruz. O zamandan beri bana ‘Gökbelen’in Kaymakamı’ yakıştırmasında bulundular. Doğrusu ben de bu lâkaptan dolayı rahatsız değil tam aksine mutluyum.

            Mersin’deki bir fabrikada uzun yıllar çalıştıktan sonra emekli oldum. Babam Kırbıs Girne’li. Oradan gelmiş.  Annem de Kargıcaklı. Dedem Girne’de cami hocasıymış. Hafızmış.

            Ben Sökün’de doğmuşum. Annem ovaya çalışmaya geldiğinde babamla tanışmış. İki kız, iki oğlan toplam dört kardeşiz.

            Kızım Zeynebi ata diyarı Kırbıs’a okuya gönderdim. Orada evlendi. Üç oğlu var. Arada yanlarına gidiyorum. Bana Kırbıs’ı gezdiriyorlar.

            Gençliğimden beri böyle şık giyinirim. Fabrikada çalışırken dahi iş çıkışı yıkanıp tertemiz giyinir, öyle eve giderdim. Babam da iyi giyinirdi. Beş altı takımım var. Sırayla giyerim. Şapkam hiç çıkmaz. İstanbul’dan torunumun getirdiği hasır şapkayı da takarım. On kadar şapkam var.

            Silifke’de Arkarası’nda oturuyorum. Çok çevrem var. Beni ilçede herkes tanır. Herkese selam veririm, vermeden geçeni de azarlarım.”

            Gökbelen Yaylamızın renkli siması sevgili kaymakamımıza Rabbimden sağlıklı ve uzun bir ömür diliyorum. O tatlı dili ve güler yüzüyle hem Silifke’ye, hem Gökbelen’e renk ve neşe katmaya daha nice yıllar devam eder inşallah.

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve silifkesesimiz.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.

deneme bonusu deneme bonusu https://playdotjs.com/ deneme bonusu veren bahis siteleri deneme bonusu veren siteler youtube mp3